31 Aralık, 2013

ilk bira-yeniyil-ninemler

Hayatimda ilk kez bira ictigim gundu, alkolsuz olanindan (ne gerek varsa oyle biraya). Annemler benim gidemeyecegim bir yere gidiyorlardi heralde yilbasi icin beni ninemle kocadedeme biraktilar (Anneannemin annesi ve babasi). Kocadedem askeri pilot, ninem emekli ilkokul ogretmeni. Atmosfer biraz ciddi tabi ama oyle tontonlar ki. E ben de torun cocuguyum, iltifatin, izzet-i ikramin bini bi para. Anane-dede evinde anne ve dayi esliginde buyumus olan bendeniz yasli demiyim de buyuklerle iyi gecinen, onlarin dilinden anlayan, kendini nasil sevdirecegini iyi bilen bir bebeydim :)
Heralde 12-13 yaslarindaydim. Ninem harika bir sofra hazirlamis, sapur supur yiyoruz. Tavuk da ye Oya'cim, pilav da ye Oya'cim(Sanki yemek icin tesvik edilmeye ihtiyacim varmis gibi) Sonra yemek bitti, cerez esliginde televizyon seyretmeye basladik. Yaninda gazoz! En bi sevdigim :)
 Televizyon, simdiki televizyonlardan 5-6 tane arka arkaya koysan ancak o buyuklukte. Kumandasi falan yok, kanal degistireceksen totoyu kaldirip bi zahmet televizyon kardese kadar yuruyup dugmelere basacaksin. Ama dur bi dakka, kanal degistirmek mi?? Baska kanal yok ki! Yasasin TRT. Sabah Istiklal Marsi ile acilan, butun gun ekseriyetle ajans veren, arada bir muzik ve sanat programlari gosteren aksamda 9 bilemedin 10 dedin mi Istiklal Marsi, gozyaslari ve dualarla(Saka saka, dua falan yoktu) kapanan ve sonrasinda hepimizin belki bi saniye sonra degisir diye uzun uzun , bos bos baktigimiz o rengarenk yuvarlak sey :) Ortasinda rakamlar falan.. Eminim vardir o yuvarlagin bir adi da bilmiyorum ben. Bilmeme de cok luzum yokmus bugun geldigimiz noktada, analogdan cok uzaktayken ;) Hazir televizyonun durumunu anlatiyorken icinde bulundugu "durumu" da betimlemek gerekir diye dusunuyorum. Bu sevgili primitif televizyon (Allahtan siyah beyazdan bi gomlek ustun de ordan azcik kurtariyor karizmayi) zamanin pek kiymetli esyalarindan oldugu ve evdeki coluk cocugun zinhar elini surmemesi gereken bisey oldugu icin ozel bir korumaya muhtacti. Koruma dedigim de, uzerinde uyduruk bir kilidi olan (ki ikinci gobek kuzenim Volkan bu kilidin uyduruklugunu defalarca bir bicak ya da toka marifetiyle kanitlamistir) tahtadan bir kutu. Televizyon koca gobekli bir adam buyuklugunde olunca, onu icine alabilecek tiynette bir kutuyu siz gozunuzun onune getirin artik. Yalniz bu oyle alelade bir kutu degil, televizyonu seyretmek icin actigin kapak tahtadan bir akordeon kapak. Bugun bile gorsem vay anasini diyecegim cinsten enteresan bir mekanizma. Bazen dusunuyorum da, baska milletlerin gelistirdigi teknolojileri korumak ya da kisa yoldan calistirmak icin harcadigimiz caba ve akli o esyalari yapmaya harcayaydik, simdiye fezaya gitmistik, ama yok iste, kanimizda oyle bir girisimci ruh yok. Baskasi yapsin o televizyonu bak ona nasil afilli kutu yapiyoruz ama! :) Sanirim en dokunakli kismini soylemezsen ninemlerin emektar televizyonu ve kutusu bana caglar otesinden kirilir... Tabii ki kutunun uzerinde igne oyasindan bir ortu vardi... :)
O gece yilbasi oldugundan kutunun kilidi erken acildi ve butun gece televizyon seyrettik,artik kestaneler mi kizarmadi, misirlar mi patlamadi.. senlik de senlik.. Ben en son'Uff sikildim beeen " diyip miziklandigimda da sanirim son care olarak al bakalim dedenin birasindan bi yudum dediler :0 Aman Allah, bira ictim, vay anasini sayin seyirciler! Cok igrencti tadi ama olsun, bira ictim! Hala sevmem de birayi, ilk kez icmek 10 numaraydi! Beni memnun etsinler diye yapmadiklari kalmadi.

Henuz milletce ar damarimiz catlamamis oldugundan vucudunun yarisi bile zar zor gorunen o balik eti harika dansozu ( Muhtemelen Nesrin Topkapi) saat tam 12 oldugunda hepi topu iki dk izlemek herkes icin buyuk heyecandi. Utanmak vardi galiba o zaman. Saygi vardi. Coluk cocuk oyle buyuklerinin onunda istedigi gibi hareket edemezdi. Korkudan degil, ayip olur diye degil, oyle hissettigi icin. Saygi gostermek istedigi icin.
herneyse.. o vakitler gecti coktan.. cocuklarimiza aklimizda kalanlari ogretebilirsek ne ala.. Dunya artik baska...
O gece iste, yeniyil partisine beni de goturmedikleri icin annemlere icten ice kizginligimla, ilk kez bira icmenin (alkolsuz olanindan, ne gerek varsa oyle biraya) verdigi heyecanla, ilk birayi ailemdeki en yasli insanlarin evinde iciyor olmamin saskinligiyla yeni bir yila girdim.. Yilin yeni olmasinin ne degistirdigini ne o zaman anladim, ne simdi anliyorum. Coluklu cocuklu olmadan once yilbasi eglenmek icin bir diger bahaneydi sadece, simdi artik o kismi da pek heyecan yaratmadigindan sadece pek degerli astrologlarin engin bilgileriyle sunduklari yillik fallari falan okuyorum... 30 yillik tecrubemle yilin donum noktasinin hayatimi degistircek bisey olmadigini az cok anladigimdan belki.. bu yilbasi isini uzun zamandir savsakliyorum...

Tam da simdi, facebook'tan zaman zaman yaptigi saptamalari ve yorumlariyla beni gulduren, guldururken dusunduren ;p ok kesiyorum tatavayi, universiteden ultra cool dusunceli bir arkadasimin yazdigini buraya yapistirmak istiyorum. Derya'cim, aklini, lafini seveyim!
"Insanlar saçının rengini bile değiştirmek için 3 ay düşünürken, gelişime, değişime, kendinden yeni bir benlik çıkartmak , dönüşmek bu kadar uzak ve korkunç gelirken, hatta bunu yapmaya çabalayanlara uzaylı gibi bakabilirken nasıl oluyorda yalnızca bir tarih değişiminden bu kadar çok şey bekleyebiliyor anlamak zor . ortada adam yok diye sayıklamış 30 sene aşk istiomuş 2014 den, her sabah kahırla öf... pöf gitmiş işe başarı getirsinmiş ona 2014 , 500 liraya ayakkabı almış ama 50 liralık check up a zaman ayıramamış sağlık istermiş yeni senesinden, bi günaydın demek zul gelmiş sabah gördüğüne, barış kardeşlik olsunmuş bu sene ... hangi zaman dilimine ve neye göreyse hatta kimse bu yeni yıl ben de bişiler dileneyim ayıp olmasın , ne de olsa hepimiz 2014 de de yapışmalıyız alışkanlıklarımıza , biz değil 2014 yapsın bize naapıcaksa aman ha ! ..."
 
"...bi günaydın demek zul gelmiş sabah gördüğüne, barış kardeşlik olsunmuş bu sene ... " Biz ne dilesek de oyle boyle bildigini okuyor hayat, o yuzden tabii ki hepinize saglikli, mutlu huzurlu, basarili bir yil diliyorum da.. sabah gordugunuze bi gunaydin demenin zul gelmedigi bir yil olsun diyorum esas... Dunyada baris ve kardeslik oldugunu gormeye omrumuz yetmeyebilir de, etrafimizdakiler bizi hos seda ile hatirlasin en azindan.
Ayni benim tonton kocadedemle ninemi hatirladigim, ilk birami, koca kutulu televizyonu uzerinden yaklasik yirmi sene gectikten sonra andigim gibi... O gunku hislerimi gulumseyerek animsadigim gibi..
Bu yilbasi, ister gecen yildan, ister 20 sene evvelden anilarinizi dusunmeye bikac dakika ayiracaginiz, yeni guzel anilar yaratmak icin sizi mutlu eden insanlarla birlikte oldugunuz bir yilbasi olsun...
 
Gel bakalim 2014! Sana bir sene muhlet, goster marifetini !
 
Bi de kahrolsun baGzi hirsizlar!  
 
 
 
 

29 Kasım, 2013

Sukran Gunu

Kalkip gelip baska kitaya istirak ettigimiz, buranin huyuna suyuna alismaya calistigimiz icin buranin adetlerini de takip ediyoruz tabii olarak.  Bugun gayri muslim kardeslerimizin sukran gunu :) Hindi bayrami, yiyip icip aileyle, esle dostla vakit gecirme zamani. Ayni bizim bayramlar gibi. Nereye gidersen git, hangi dinden milliyetten olursan ol, hayatin karmasasindan cikip, ailene vakit ayirmak, birlikte yiyip icmek bi ihtiyac sanirim. Karmakarisik, sikis tepis, guldur guldur hayatlar icinde bu aileye, ese dosta vakit ayirma isi oyle zor ki, her kultur kendince bir yol gelistirmis bunu yapmak icin. Kimisi Christmas demis, kimi Hanukkah demis , kimi de bayram. Bi takim bilge kisiler bir araya gelin ey ahali, temiz temiz giyinin, ailenizle, sevdiklerinizle oturup uzun uzun yemek yiyin sohbet edin buyurmus. Ne iyi etmis!
Bugunun amaclarindan biri tabi ki bu, digeri ise sukranlarini sunmak. Tesekkur etmek.. Onlara senede bir kez tesekkur etmeleri buyrulmus. Hatirlamalari, dua etmeleri, tesekkur etmeleri gerekiyor bugun. Tanidigim herkes hakkiyla yapiyor bunu. Ne mutlu onlara.
Bizim dinimizde is biraz baska. Sukretmek cok muhim, her an, herseye sukretmek lazim. Din hakkinda cok sey bildigimden, harika bir Musluman oldugumdan falan degil, kalben boyle hissettigim icin ve kucukken dedem oyle ogrettigi icin hep sukrederim ben. Her gun aklima geldikce tesekkur ederim Allah'a. Bana verdikleri, vermedikleri, verir gibi yapip da vermedikleri, vermicek gibi yapip da verdikleri icin :) Cok isteyip de elde edmediklerime isyan ettigim olur, sonra sakinlesir ona da sukrederim. Kadere inanmak, Allah'a inanmak en cok boyle isime yariyor. Benden daha buyuk bir gucun varligina siginmak, adina kader denen onceden onemli noktalari cizilmis seyin icinden gectigimize inanmak bi nebze dindiriyor isyan duygusunu. Herseyin bir sebebi var elbet deyip katlanabilmek ancak boyle mumkun cunku isler istedigin gibi gitmediginde. Evet kendi aczini kabullenip siginmak bu belki ama insanin yetersiz kaldigi konular icin gonlunu, ruhunu bir sekilde ferahlatmasi lazim ve dinler, dualar, tanrilar bunun icin var zannimca. Belkide dinlerin genelde insani kucultup tanriyi yuceltmesinin sebebi de bu guduyu koruklemek. Butun bunlar insanin gonlunu ferah tutmasi, temizlemesi icin oynanan bi oyun. Bile isteye bir teslimiyet. Bu oyunu fazla ciddiye alanlari ise anlamak pek mumkun olmuyor benim icin.
Uzun lafin kisasi, biseylerin hep kutsal bir plana gore ilerledigine inandigin surece sukretmek kolaylasiyor. Sukrettikce aslinda kendi kendine hatirlatiyorsun ne kadar sansli oldugunu. Noel'de cocuklara hazirlatilan aptal wish list'lerdense, sukran gunlerinde sahip olduklari icin sukretmeleri gereken seylerin listesini yazdirmali. Senin karnin hep tokken, acliktan gece uyuyamayan cocuklar var demeli. Sen renk renk cesit cesit kiyafetlerinden secerken her sabah, kimi cocuklar usuyor demeli. Evde oyuncaktan ayak basacak yer kalmamisken tv'de gordugu bir oyuncagi istedi mi cocuk, ona Afrika'da camurdan kendine oyuncak yapip onunla oynayan cocugun resmini gostermeli.
Hep hatirlamali, HER AN... hayatta kalmanin bile bir meziyet oldugu diyarlarin varoldugunu, saglikla yasamanin en buyuk hediye oldugunu hatirlamali. Ayaginda yirtik carikla ulke kurtarmis cocuklarin torunlari oldugumuzu hatirlayip simarikliktan, vurdumduymazliktan uzaklasmali.
Bugun ve hergun sukrediyorum, defalarca.. En cok oglum icin, guzel, dunyalar tatlisi, bitanecik bebegim icin. Sonra beni seven bir ese sahip oldugum icin. Her zaman her nefesimde yanimda hissettigim harika bir ailem oldugu icin.Tatli annem icin. Bizi erken birakip gitmis olsa da Fiko'nun torunu oldugum icin. Allah bana hep muhtesem dostlar verdigi icin. Beni anlayan ve seven insanlar etrafimdan hic eksik olmadigi icin. Kendimce, aklimca hep adaletli, vicdanli, durust, iyi ahlakli, hak yemeyen, iftira etmeyen, esi dostu tarafindan sevilen ve sayilan biri olmaya calisabildigim icin. Acisiyla tatlisiyla bu dunyadan usul usul gectigim icin.. binlerce sukur, tesekkur, sukran...
Dualarim hep sukranlarimin oncusu, sonradan mutesekkir olacagim seylerin duasini soyluyorum hep. Dualarim , isteklerim hep iyilige, guzellige, sagliga.
Dualarim hep en sevdigim insanlara. Hep yanimda olan kalbi kalbime degenlere, uzaktaki cok yakinlarima, cok samimi olmasam da kendimi yakin hissedip sevdiklerime, deli deli taraflariyla kabullenip sevdiklerime, yillar sonra benimle olmamaya karar verdikleri halde yine de sevdiklerime... hepsi var dualarimda. Onlar icin de hep duaci ve sukurcuyum.
Derler ki baskalarinin dualarinda yerin olursa hepsi kabul olurmus... bir baskasi seni, senin icin dua edecek kadar sevdiyse ve senin icin de Allah'a yalvariyorsa senden daha iyisi yokmus...
Dostlarimin, ailemin dualarinda sukurlerinde olmak dilegiyle...
Sukran gununuz kutlu olsun.

17 Haziran, 2013

# Direncocuk


Cocuk bunlar, herseyden habersiz. Onlarin gelecegi icin verilen savastan, onlar ozgurce yasasin diye kaybedilen gozden, koldan, bacaktan, candan habersiz.
Oyle saf, temiz, oyle korkusuz, oyle cikarsiz...
Lorenzo sordu Turkiye t-shirt'unu giydirmeye calisirken, nereye gidiyoruz, bugun bayram mi dedi? Bayramlari kutlarken giydiriyorum cunku hep Turkiye t-shirt'unu. Hayir dedim, bugun sehirdeki Turklerle protestoya gidiyoruz  Travis parka, Turkiye icin iyi bisey yapmaya, destek vermeye gidiyoruz. Yuzunu burusturup, "Protesto mu? " dedi. Evet dedim. "Yani tas atip atesler mi yakicaz?" dedi. Saskinlik icinde yok, hayir dedim. Nereden boyle bisey ogrendigini bilmiyorum. Televizyon seyretmiyor, internette seyrettigim videolari, resimleri gormesine izin vermiyorum, sadece konusulanlari duyuyor.
Sut icer misin diye sordugumda bazen Turkce mi Ingilizce mi cevap verecegini bilemeyip bon bon yuzume bakan, kullandigi dili cogunlukla sadece babasinin ve benim anladigimiz 3 yasindaki oglum protesto-tas atmak- ates yakmak kelimelerini ufacik kafasinda birbirine baglamis bile. Sonra polis'in kim oldugunu bildigini de ogrendim... Ben ona hayir, biz bariscil insanlariz, sadece demokrasi istiyoruz, bariscil bir protesto yapicaz dedigimde "Evet kotu seyler yaparsak polis bizi alip goturur ve dover" dedi. Evet oglum dedim, yutkundum...
Oglumun bu yasta boyle kavramlari ogrenmek zorunda kalmasina mi yanayim, polisin bizi korumak icin varoldugunu bilmesine ve fakat tam da bu gunlerde gordugumuz gerceklerle onun minik aklinin basa cikamayacak temizlikte olmasina mi yanayim?
Yine de ideal bi duzende olmasi gerkenleri anlattim ona. Polis bizi korur, kotuluk yapan insanlari yakalayip ceza almalarini saglar, iyi insanlara hic birsey yapmaz dedim. Daha da ne diyecegimi bilemedim.
Turkiye bir hukuk devletidir aslinda ama adalet yerle yeksan, avukatlari surukleye surukleye goturduler diyemedim.
Annenin dunya iyisi arkadaslari suan dayak yiyor muhtemelen bir kosede diyemedim.
Biber gazi diye bisey var, insanlara onunla ates ediyorlar, yaraliyorlar diyemedim.
Birileri var, genclige, Ataturk'e , guzel olan herseye dusman diyemedim.
Turkiye'de olsaydik annen de o dayaklari gazlari yicekti muhtemelen diyemedim.
Icimin nasil kan agladigini bilmeden, uzaktan , hele hele ordan ne konusuyorsun diyenler oldu diyemedim...
 Gozumun onune olduresiye tekmelenen yere yatip yuzunu korumaya calisan cocuk geldi. Sacindan suruklenen genc kiz, tazyikli suyla dibindeki adami yerden yere carpan toma, insanlara nisan alip gaz kapsulu atesleyen cevikler geldi. Doktorlara kelepce vuran vatan evlatlari. Gozumuzun icine baka baka yalan konusan valiler geldi.

 Vatan haini denen gencler, vatan haini denen polisler.. hainler birbirine karisti, kimse bilemedi, halbuki hain tekti. O da biz degildik, orasi kesindi...

Sonra yaralanan bi kizi kucaginda ambulansa yetistiren o genc polisi getirdim gozumun onune zorlayarak kendimi. Kendi maskesini cikarip bi teyzeye soluk aldirmaya calisan bir diger polis, gozu donmus meslektasinin elinden aldigi protestocuya hadi kocum kusura bakma diye gonderen oburu.  Hepsi oyle degil dedim, emir kulu onlar da dedim kendi kendime. Zor dedim, ama dedim..
 Biseylere inanmak zorundayim, iyiligin varligina, "oteki"nin de iyi olabilecegine inanmak zorundayim...

Tam bunlar gecerken aklimdan, iyilik icin kucuk bi umut, bi sahit ararken, bu asagida linkini verdigim video cikti karsima. Iyilik kimde gordum, hissettim. Onlar icin direnmeli dedim...
Polisi, genci, yaslisi, ogrencisi, isadami, doktoru, politikacisi, basbakani bu sabiler icin direnmeli. Birbirine karsi degil, birbirine ragmen. Yok ederek degil, birbirini var ederek...
Kefenimizi giydik yola cikmadan diyerek degil, yasamak icin ciktik bu yola diyerek...

Gorecekler seni, anlayacaklar, koruyacaklar... Direncocuk

https://www.facebook.com/photo.php?v=408712065910589

30 Mart, 2013

Izmir bugun seni cok ozledim iste

Bi anda deniz kokusu geldi sanki burnuma. Vapurla Karsiyaka'ya gecmisim, vapurdan karaya uzattiklari egreti tahtadan suya dusmiyim diye, yine egreti baglanmis halata tutunup atlayivermisim. Goztepe'ye karsi taraftan bakmak daha guzel diye suyun obur tarafindan sari kirmizinin seyrine dalmisim. Konak iskelesinden kalktimi vapur , karadan uzaklastikca bizim apartmani bulmaya calismis, yolda martilari gevrekle beslemisim, bi de ustune cay icmisim, pistir simdi bu bardaklar diye diye. Carsida doner, 06'da pasta yiyip, burasi da guzel be ama ben bizim tarafa doneyim diyip atlamisim vapura yine.
Aksam olmus Alsancak'ta. Herkes guzel, hersey parlak, Izmir bu; Hem dingin hem manyak. Gul Sokaga dogru yurumusum sanki, kirik kaldirim taslarinin kenarina basip kendi kendime su sicratmisim. Guzel bi kufur sallamisim kendime. Sonra karnim acikmis girmisim bi kafeye her masada bi tanidik, masa bulup oturana kadar bi saat gecmis, bi oturmusum masaya, en sevdigim salata onumde bile, allahtan kafenin sahibi de tanidik. Takiben Reyhan'in beyaz cikolatali bademli pastasi dusmus aklima, gitmis bakmisim icabina.
Rakiya gecmisim sonra, en guzel dost meclisiyle. En cok kizlar icmis, kimse sasirmamis. Kizlar daha cok icebilsin diye kocalar araba kullanmis. Cikmisiz rakidan, komurde sandvic'e dusmusuz. Birer ikiser goturmus herkes. Sonra arabalari bulmaya koyulmusuz. Konc'un onundeki durak full, bir onceki duraktan binenler oturabilmis sukur...
Ertesi sabah gec uyanmis Izmir her gunku gibi. Once balkonlar yikanmis, ayilana kadar bi kac boyoz ve gevrek goturmus sonra hadi demis Cesme'ye. Atlamisim suya, bi yuzmusum bi yuzmusum, Aya Yorgi yorgun dusmus. O yorgunlukla Sevki'ye kosmus. Sonra bi gelmisim eve yikanip paklanip, suslenip puslenip daha saclarim kurumadan paldir kuldur inmisim merdivenlerden. Annem, kizim yemek hazir, yiyip oyle gidin bari demis , lo lo lo yapip kacivermisim kapidan. Balikciya gitmisim levregin hatrini sormaya bi acmisiz Yesil Efe'yi...sonrasi flu tabi. :)
Kizarmis ekmege uyanmisim sabah, ustunde sakiz receli. Ve Yunan'a giden yolcu gemileri...
Tam bugun Izmir dusmus aklima... Bir resim yetiyor bazen gogsunu yirtip kalbini yerinden cikarmaya.
 Kordon'da bi bardak cay icsem hersey duzelicek sanki. Bi 169 gecse onumden tika basa ya da gece Alsancak'ta iki travesti bagirsa cagirsa kendime gelicem. Sortan Pastanesinin isigi kalsa en son Mithatpasa'da, o da sonunce evdeki herkes yatsa rahat edicem.
Bi taksiye binip Alsancaga desem dogru yere gidicem.
Icindekilerden cok Izmir'in kendisini ozledim bugun. Denizini, guzelini, caddesini, yagmurunu, nesesini, gulen yuzunu, acik gozunu...
Hani atip tutuyorlar ya, yok cigdemdi, kumruydu, klorakti, guzel kiziydi diye. Izmir oyle Izmir'linin huyunu suyunu anlatmakla akis bulmaz baska bir akilda. Su yukarda soylediklerimi anladiysaniz, gozunuzde canlandiysa yazdiklarim, burnunuza iyot kokusu geldiyse hafiften,
o zaman Izmir'lisiniz iste...
O zaman biz neden boyleyiz anlarsiniz iste...
Izmir, bugun seni cok ozledim iste...

26 Ocak, 2013

Ay oluyorum

Gece karanlik. Hic ruzgar yok. Bulutlar olduklari yerde asili... Dolunay var, bulutlar onunde asili.
Ayi seyrediyorum, tek tek sonuyor onumdeki isiklar, birileri mumlarima ufluyor, sonuyorlar. Gece sessiz, soluksuz. Icine cekiyor ne varsa.. kurtlar uluyor...
Ay oluyorum.. kurda asik. Ne o gelebiliyor ne ben gidebiliyorum. Etrafimda kocaman bir hare, beni koruyor. Ben, cok guzel duruyorum.
Gece sessiz , kurtlar uluyor bana dogru. Ben uzerime bir insanoglu daha ayak bassin diye bekliyorum, gelen yok.
Ay oluyorum, o geceye ben parliyorum ne ki onum silme bulut. Bulutlarimdan biri agliyor, digerleri suskun.. sormuyorum.
Kuslar geciyor onumden , el sallamak istiyorum, elimi kolumu koparmislar, yok, el sallayamiyorum.. Oylece duruyorum, isil isil parliyorum, herkesin baktigi yerdeyim ne ki onum silme bulut, goren yok..   kurtlar susmuyor...
Ay oluyorum.. Etrafimda buyuk , gulen yuzlu bir hare; Beni tutuyor, dusemiyorum.
Ay donuyor, yil donuyor, ben hep orda duruyorum. Bir samimi ses duysam baticam o fistiklarin arkasindan, gunes dogacak sonra.. bi turlu olmuyor...duyamiyorum.
Gozlerimi kapattikca ay oluyorum
Ay olmayi sevmiyorum
Deniz kokmak istiyorum
O kelebek o isiga ucmadikca kanadinin guzelligi gorunmuyor, biliyorum...

02 Ocak, 2013

Yeniyil-mania

2012'yi gonderik bu sefere de.. Kimimiz icin tarihin karanlik, kimimiz icin de aydinlik sayfalarinda yerini aldi 2012 de. Kiyamet kopcak dediler kopmadi.. herkesin kendi kiyametini ya da cennetini zaten yasiyor oldugunu unutarak. Sapsal bi Maya takvimi yarida birakti diye odumuz patladi. Kimse inanmadi pek ama eminim herkes de icinden en az bi kere ulan ya olursa diye gecirdi. Bu sene kiyamet kopaydi benim icin cok da sacma bi durum olmazdi. Sevdiklerimin acisini gormektense hep birlikte yok olmak yegdir bence. Hele benim icin pek parlak gecmeyen 2012'de yer alsaydi bu son, tam da 12'den vurdu derdim acikcasi .. Ama Allah'a sukur hepimiz kanli canliyiz, hayatlarimiza geri donduk, kiyameti atlattik, ben konum dolayisiyla Noel'i atlattim, dun de seneyi dondurduk, sene sonu heyecanlari sona erdi. Gunluk telaslara devam...
Tabi simdi su resolution meselesi var. New Year resolutions dedikleri sey nedir? Yeni yilda kendine koydugun hedefler listesi olarak cevirebiliriz sanirim. Herkesin liste uzadikca uzuyor. Kadinlarin liste basi kilo vermek, erkeklerin liste basi terfi genel olarak. Bu listelerdeki maddelerin her sene ayni olmasi da sanirim bunlarin gerceklestirilmesindeki basari yuzdesini aciga vuruyor. Benim simdiye kadar bu sene sunu bunu yapcam diyip de bi sonraki sene evet walla bunu yaptim dedigim hicbirsey olmadi simdiye kadar. Ben o isi Hidrelleze birakiyorum, benim wish listim ile hizir Ilyas ilgileniyor. Bu sene ne istesem, ne beklesem yeni yildan diye dusundum, sonra vazgectim; Baktim ki tum sevdiklerimin yanimda olmasini dileyip duruyorum, ananem hic olmesin istiyorum, gokten paralar ucussun diyorum... orda durdum... olcak gibi degil, yine listenin basina kilo vermeyi koyup oturdum kenara. Yilbasinda annemle konusurken ona, daha cok gorusebilecegimiz bir yil olsun dicektim, ne kadar acikli bir dilek oldugunu farkedip aglamamak icin ondan da vazgectim.
Yeni yilda ve her zaman istenilecek ve sukredilecek tek sey saglik tabii ki. Allah caresiz dert vermesin derler ya, cok dogru. Ama sunu da eklemeli ki insanin icinden o yasama sevinci cekip alindi mi da hicbirsey yolunda gitmiyor.
Beni hic sevmeyen bu sene icimi curuttu biraz, bitip gidemedi..  Enerjim degissin, kendime geleyim, nesem yerine gelsin istiyorum. yilin degismesiyle benim ic enerjimin ne gibi bir alakasi var onu tam bilemicem ama umut iste. Astrolojik seyler olur, yildizlarim hizzaya gelir, auram aklini basina alir diye umud ediyorum.
Herkselerden uzak yasamam yetmiyormus gibi bazilari da toptan cekip cikardi kendini hayatimdan. Kardesim gibi gordugum, birlikte buyudugum tonlarca sey paylastigim neredeyse 20 yillik arkadasim artik arkadasim olmamayi tercih etti.. yanlis hicbirsey yapmadim, onu kirmadim, kotu birsey soylemedim... bi sene boyunca gorusmememize ragmen yazin Izmir'e gittigimde beni goresi gelmedi. Guzel bir kizla evlendi... ve gitti... bu 2012'nin en acitan hikayesiydi... cok mutlu olsun...
Yazin ailemi, arkadaslarimi, Izmir'imi, Cesme'mi iki ay boyunca icime cekecek kadar sansliydim ote yandan. Ilk gittigimde hersey, herkes cok acayip gelse de iki hafta sonra sanki hic ayrilmamis gibiydim. Turkish way of life ne kadar ozlenilebilir biseymis meger. Cok guzel hasret giderdim herkesle, herseyle. Bu da 2012'nin en mutlu hikayesiydi.
Oldugum yerde koklendim, daha cok arkadaslar edindim, insanlari biraz daha iyi tanimaya basladim. Sahip oldugum icin ne kadar sansli oldugumu bildigim dostlarim var artik burda da, yillar olmadan da dostluklar kurulabilecegini ogrendim. Oglum 3 yasina girdi, icinden gectigimiz zor donem kocamla birbirmize daha siki sarilmamaizi sagladi. Nefesimi tuttum bekliyorum simdi. Bir guzel zaman gelip oturacak benim de evimin ortasina, cok bekledin ama degdi diyecek, alacak icine kucuk cekirdek ailemi bizi cok mutlu edecek. 2013'ten beklentim bu belki de, aklimdan gecen onlarca sey icinde oburlerini kenara itip ortaya cikan, aslinda en basindan beri tek amacim olan; Mutluluk. Dogru olani yaparak ya da yanlis icinde bogularak.. sadece seni mutlu eden seyi yaparak yurumek. Mutlu olmak dunyanin en kolay ve en zor seyi.. farkindalik gibi, iyi mi kotu mu oldugunu bi turlu bilemedigim...
Nefes alabildigimiz, mutlu olmanin bir yolunu bulabildigimiz, vicdanimizla karsilasinca basi dik odadan cikabildigimiz, gercek dostlari 30'undan sonra kaybetmedigimiz bir yil olsun ...
bi de, yine de...Annemi daha cok gorebilecegim bir yil olsun...